29 Nisan 2010 Perşembe

Kiss Kiss Bang Bang

İtiraf etmeliyim ki bu filmi daha önce izlememiştim.Merak da etmedim.Bugün tv'de denk gelince baştan itibaren bi yarım saat izlediğimde "Güzel film bu.Ama dublajın içine etmişler" deyip altyazısıyla indirdim ve izledim.Ve gerçekten etkilendim.Nasıl oldu da bu filmi daha önce izlemedim diye kendime kızdım.

Kadroya bakalım.Son zamanlardaki favorim Robert Downey Jr. , Harry Lockhart rolünde oyunculuğunu konuşturmuş.Gay Perry rolünde Val Kilmer'a inanamadım.Her zaman gözümde orta karar bi oyuncu iken bu filmde gözümde ilahlaştı.Sebebi ise şudur : Gay rolü oynamak her yiğidin harcı değildir.Hakkıyla oynayan iyi oyuncudur.Bunu bilir bunu söylerim.Zaten aklıma gelen diğer kaliteli oyunculuk Usual Suspects'deki Fred Fenster rolüyle Benicio Del Toro idi ki o da sevdiğim oyunculardandır.Neyse efenim.Diğer başrol oyuncumuz olan Michelle Monaghan da diğer ikisinin yanına yaklaşamasa da göze batmıyo.Benim bildiğim filmler içerisinde ilk başrolü bu.Hatunun diğer filmlerine baktığımda filmlerde onu gördüğümü çıkaramadım.Ama hep gözünüzün biyerlerden ıssırdığı yan roldeki güzel hatunlardan.

İşleniş gayet güzel.Shane Black'in ilk yönetmenlik deneyimi harika olmuş.Tam bir deli saçması ama aynı zamanda da mantıklı.Umarım ki son yönetmenliği olmaz.Hele ki Harry'nin doğu kıyısında serserilik yaparken birden LA'in parıltıları içine dalışı çok eğlenceli.Mutlu sonla bitiyor olması da güzel.Pek beğendim.Hikâyenin Harry Lockhart ağzından anlatıldığını da belirteyim. Son sahnesi çok matraktı.

Sonuç olarak izleyecekseniz dublajlı halini izlemekten şiddetle kaçınmanızı tavsiye ederim.Çünkü bildiğiniz üzere filmdeki "fak yu"lar dublajda "canın cehenneme" olmakta.Bi anlamı kalmıyo.İzlenilesi filmdir efenim.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Shutter Island

Filmi izlerken başlarda standart bir senaryo olduğunu düşündüm.Psikopat katillerin tutulduğu (ve sonradan ortaya çıkacağı üzere üzerlerinde yasadışı deneylerin uygulandığı) akıl hastanesini soruşturmaya gönderilen iki federal dedektif ve orada kendilerini kanundan da üstün gören derin devletin desteğini arkalarına almış bir hastane yönetim kurulu.Ama sonlarına doğru gerçekten sınırlar zorlanmış.Sürpriz bir final bekliyor izleyenleri.

Dikkatli bir izleyicinin filmde görebileceği en az 5 hata göze çarpmakta.Sahnelerde kamera değişimi sırasında oyuncuların duruşları falan değişmiş oluyor.Martin Scorsese'den beklemezdim açıkçası.

Oyunculuklardan bahsetmek istiyorum.Leonardo DiCaprio iyi bir oyunculuk sergilemiş.Ancak en iyisi değil.The Departed'daki ve The Aviator'daki performanslarını gördükten sonra bu filmde yetersiz olduğunu düşünmek mümkün.Michelle Williams'ın ise mimikleri,ses tonunu kullanışı gerçekten çok güzel,çok başarılı.Mark Ruffalo ise neden orta karar bir oyuncu olduğunu göstermiş yine.Kötü değil ; ama iyi de değil.Ama benim en çok dikkatimi çeken ise topu topu 5 dakika civarı bir sahnede görülen şizofreni hastası George Noyce rolündeki Jackie Earle Haley oldu.Watchmen'de Rorschach rolünden hatırladığım oyuncunun o 5 dakikalık sahnesi gerçekten çok iyi.

Sonuç olarak hikayenin sonlarında biraz Fight Club tadı veren film izlenilesi diyebilirim.Bir Fight Club hastası olarak çok beğendiğimi söyleyemem.Ama yine de izlemenizi tavsiye ederim.