26 Mart 2012 Pazartesi

Açlık Oyunları - The Hunger Games (2012)

Uzun bir savsaklama döneminden sonra efenim, tekrar başlıyorum değerlendirmelerime. Dönüşü The Hunger Games ile yapmak iyi olur diye düşündüm.

Her zamanki gibi oyuncularla başlayayım. Başrolde Katniss Everdeen rolünü Jennifer Lawrance almış. Kendisi benim hatırımda X-Men - First Class'daki Mystique rolüyle yer etmiş. Karaktere ise cuk oturmuş. Peeta Mellark rolünde ise Josh Hutcherson var. Ki hiç olmamış. Çünkü kitabı okuyanların da hak vereceği gibi, Peeta rolünde daha çocuksu ve yumuşak yüz hatlarına sahip bir oyuncu gerekliydi. Gale Hawthorne rolündeki Liam Hemsworth çok başarılı bir seçim olmuş. Baş oyun kurucu rolündeki Seneca Crane'i de Wes Bentley canlandırıyor. Ghost Rider'daki Blackheart rolüyle hatırlatıyor kendisini. İtiraf etmeliyim ki filmdeki sakalının şeklini çok kıskandım. President Snow rolünün gereğini verebilecek birkaç oyuncudan biri Donald Sutherland, yerinde bir seçim olmuş. Daha fazla ayrıntı üzerinde durmaya gerek yok, sadece diğer yan rollerin hemen hemen hepsinin tatmin edecek kadar yerli yerinde olduğunu söylemek yeterli.

Gelelim konuya. Bir kitabın uyarlaması olmasaydı eleştirecek yönleri çok daha az olurdu tabii ki. Ama ne yazık ki bu film bir uyarlama ve birkaç noktasını çekiştireceğim.

İlk olarak mıntıka belediye başkanının kızı Madge filmde yok. Bildiğin yok. Neredeyse tüm isyanın sembolü olan ve filmin tüm afişlerinde kendini gösteren broşun ortaya çıkışı cidden çok saçma olmuş. Ve eğer diğer kitapları da devam olarak çekeceklerse Katniss'in diğer mıntıkalarda isyan çıkmış olduğunu nasıl öğreneceğini merak ediyorum. İkincisi Peeta oyunlarda çok silik kalmış. Ve birbirlerini bulduktan sonra senaryo haldır huldur ilerledi, "hadi yeter, artık bitirelim filmi" havası sezilmekte. Ayrıca muttalar kitapta okurken gözünüzde canlandırdığınızdan çok çok farklılar. Rottweiller boyundaki ingiliz bulldog'ları gibi olmuşlar. Çok dandiklerdi. Son olarak da biraz daha ekşın olsa iyi olurdu sanki. Şunu da eklemeden geçmeyeceğim, bazı sahnelerde -sanırım- çekimin gerçekçi olması için insan gözünden çekim yapılmış. Yani Kameraman almış omzuna kamerayı, hoplaya zıplaya koşturmuş çekerken, önünden birsürü insanlar geçmiş, biraz abartılmış, göz yorucu olmuş.

E bu kadar eleştirdik, kıl yün tüy dedik. Güzel yanları yok mu bu filmin? Var tabii ki. Dediğim gibi, uyarlama olmasaydı muttaların dandikliği haricinde bir eleştirim olmazdı. Güzel yönlerinden en çarpıcı olanı Capitol insanlarının sıradışılığı. Saç renklerindeki, makyajlarındaki abartılı pastel renkler, değişik operasyonlarla kendilerine verdikleri değişik şekiller ve abes giyimleri gerçekten çok hoş olmuş. Görsellerin doyuruculuğu beklentileri karşılıyor. Ama emin olunabilecek bir nokta var. Uyarlama bir film izlerken The Last Airbender'daki fiyaskoyu yaşatmıyor. Çok imkansız gibi görünen, ama aslında gayet de mümkün bir geleceğe dair bir film olmuş. İzlemenizi tavsiye ederim efenim.